NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
وَهْبُ بْنُ
بَقِيَّةَ
عَنْ خَالِدٍ
عَنْ
حُصَيْنٍ
عَنْ عَامِرٍ
عَنْ الْحَارِثِ
الْأَعْوَرِ
عَنْ رَجُلٍ
مِنْ أَصْحَابِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ
فَرَأَيْنَا
أَنَّهُ
عَلِيٌّ
عَلَيْهِ
السَّلَام
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِمَعْنَاهُ
Ali (r.a.) olduğu
zannedilen bir sahâbî de (önceki 2076. hadis ile aynı manada bir hadisi)
Peygamber (s.a.v.)'den rivayet etmiştir.
İzah:
Hadislerin kelime
kelime, Hz. Peygamberin ağzından çıktığı şekilde rivayet edilmesine
"lâfzen rivayet" denir. Mânâ aynı olduğu halde birbirinden değişik,
lâfızlarla rivayetine ise, "manen rivayet" adı verilir.
Gerek sahabe devrinde
ve gerekse sahabeden sonra gelen tabiûn ve tebeuttabiûn devirlerinde de
hadislerin lâfzen rivayet edilmesi gerektiğinde birçok hadisçiler ittifak
etmişlerdir. Delilleri ise; "Benden bir söz işiten, onu güzelce belleyip
işittiği gibi başkasına ileten kimsenin Allah yüzünü ak etsin."[bk. 3660
no'lu hadis.] hadis-i şerifidir. Bununla birlikte hadislerin manen rivayet
edilmesinin caiz olduğu görüşünde olanlar da vardır. Tanınmış tabiîlerden Hasan
el-Basrî ile İbn Şîrîn bunlardandır. İbn Sirin'in şu sözü bu görüşünü pek açık
bir şekilde dile getirmektedir: "On kadar sahâbîden hadis işittim hepsi de
(kelimelerde) ihtilâf ederlerdi, fakat mânâ aynı idi."[Abdurrezzak,
el-Musannef, XI, 451.]
Hadislerin manen
rivayetini caiz görenler, manayı bozacak şekilde rivayeti önlemek için manen
hadis rivayetinde bazı şartların bulunması gerektiğini söylemişlerdir. Bu
şartlan şu şekilde sıralamak mümkündür: .
a. Hadis râvİsinin sarf
ve nahiv kaidelerine tam manâsıyla vâkıf olması,
b. Lügat ilmini ve
Arapçanm inceliklerini iyi bilmesi
c. Hadis lâfızlarının
delâlet ettiği mânâları iyi bilmesi,
d. Bir hadisi değişik
lâfızlarla rivayet ettiği zaman o hadisin Hz. Pey-gamber'in kast etmiş olduğu
mânâyı aynen verdiğinden emin olması gerekir.
Açıklamakta olduğumuz
hadis, senedinde el-Haris b. el-A'ver bulunduğu için zayıf olmakla beraber,
sahih ve hasen hadisler tarafından takviye edilmiş olması sebebiyle zayıflıktan
kurtulup hasen derecesine yükselmiştir. Fıkhi hükümleri için önceki hadise
bakılabilir.